Çalışmak Çalışmak Çalışmak


1991 yılında Almanya'da dünyaya gelen Cenk Tosun'un futbolcu olmasını çok isteyen babası Şenol Tosun, henüz 3 yaşındaki Cenk'i SV Raunheim 07 takımının altyapısına yazdırıyor ve Cenk'in futbolculuk serüveni çok küçük yaşta başlıyor. Cenk 5 yaşına geldiğinde Almanya'nın köklü takımlarından Eintracht Frankfurt'un altyapısına geçiyor ve zamanla A takıma kadar yükseliyor. 2009 yılından itibaren as takımla birlikte antrenmanlara çıkmaya başlayan Cenk'in mevkisinde Gekas, Halil Altıntop, Ümit Korkmaz gibi tecrübeli isimler oynadığı için neredeyse hiç forma şansı bulamıyor. Takımın o dönem teknik direktörlüğünü yapan Michael Skibbe, Cenk'i sadece sezonun son maçının son 15 dakikasında oyuna alıyor. Ertesi sezon devre arasına kadar hiç forma şansı bulamayan Cenk, Türkiye'den kendisine yapılan transfer tekliflerini takımdan ayrılmak istemese de değerlendirmek durumunda kalıyor ve 2011 yılının ocak ayında 500.000 euro bedelle Gaziantepspor'un yolunu tutuyor. O dönem Galatasaray'la da adı anılan Cenk, Galatasaray'ın 5 milyon euro ücretle Bogdan Stancu'yu transfer etmesinin ardından Gaziantepspor'a imza atıyor. Çocukluğundan beri tuttuğu takım Beşiktaş olan Cenk, Galatasaray'a transferi gerçekleşmediği için çok da üzülmüyor. Ayrıca Gaziantepspor'u kendisini kanıtlamak ve gönül verdiği Beşiktaş'a gidebilmek için iyi bir fırsat olarak görüyor.


Milli takım kariyerine ise Almanya U-16 genç takımıyla başlıyor Cenk. 2009 yılında Almanya ve Türkiye U-19 takımları karşı karşıya gelirken, Türkiye maçı 2-1 kazanıyor. Almanya'nın tek golünü ise Cenk Tosun kaydediyor. Cenk'i Türk Milli Takımı'na kazandıran kişi ise dönemin teknik direktörü Guus Hiddink oluyor. Hiddink kendisini aradığında çok mutlu olan Cenk, ay-yıldızlı formayı giymeyi seve seve kabul ediyor.

Gaziantepspor formasını giydiği üç buçuk sezonda 122 maçta forma giyen Cenk 44 gol 23 asistlik performans sergiliyor. Gösterdiği müthiş performans ile 4 büyüklerin radarına giren Cenk, Gaziantepspor ile 2014 yazında sona erecek olan sözleşmesini uzatmıyor ve bedelsiz olarak hayallerinin takımı Beşiktaş'a transfer oluyor.
Cenk'in Beşiktaş'taki ilk sezonu istediği gibi gitmiyor. Sezon boyunca iyi performans gösteren Demba Ba'nın gölgesinde kalıyor ve teknik direktör Slaven Bilic tarafından fazla forma şansı bulamıyor. Cenk'in kariyerindeki dönüm noktası, sezon sonunda Slaven Bilic'in ayrılıp takımın başına Şenol Güneş'in getirilmesi oluyor. Demba Ba'nın takımdan ayrılıp Çin'in yolunu tutmasıyla önce Alman yıldız Mario Gomez'in arkasında forma bekleyen Cenk, Gomez'in ayrılığı sonrasında ise geçtiğimiz sezonda Aboubakar'ın yedeği oluyor. Ancak Cenk pes etmiyor. Çalışıyor, daha fazla çalışıyor. Tatillerde bile özel antrenör eşliğinde çalışmasına devam ediyor Cenk. Babası Şenol Tosun, kendisi büyük bir futbolcu olamadığı için oğlu Cenk'in büyük bir yıldız olmasını istiyor. Sürekli Cenk'e hatalarını ve eksiklerini söylüyor.

Cenk çalışmalarının meyvelerini nihayetinde toplamaya başlıyor. Sezon başında Aboubakar'ın yerine ilk on bir oyuncusu olarak transfer edilen Alvaro Negredo'yu, kulübede forma bekler hale getiriyor. Şenol Güneş'in de yardımıyla bitiricilik özelliğinin yanına kaleye sırtı dönük oynamayı bilen, topu ayağında tutabilen, dribbling yapabilen, kenarlardan top taşıyabilen oyuncu özelliklerini de ekliyor ve günümüzde çok değerli olan "komple forvet" rolüne bürünüyor. Şampiyonlar Ligi'nde attığı jeneriklik golleri de üzerine ekleyerek Premier Lig ekiplerinin radarına giren Cenk, 22 milyon euro bedelle Everton'un yolunu tutuyor.

Cenk Tosun ve Tarık Çamdal, Almanya U-19 takımında oynarken

Cenk Tosun, Almanya U-19 takımının formasını Tarık Çamdal ile birlikte giymişti. Tarık da tıpkı Cenk gibi gelecek vaadeden oyuncular arasında gösteriliyordu. İkisi de Süper Lig'in büyük takımlarına transfer oldular. Ancak bugün Cenk Premier Lig'in yolunu tutarken, Tarık ise Galatasaray'da istenmeyen adam durumunda. Tarık ile Cenk'in bugün bu kadar farklı noktalarda bulunmasını açıklayabilecek tek bir kelime var: çalışmak, çalışmak, çalışmak...