Galatasaray'da Sezonun Transferi
Futbola dair yazılar.
İsim: Paolo Mauricio Lemos Merladett
Doğum Tarihi: 28 Aralık 1995
Yaş: 24
Uyruk: Uruguay (2 kez milli)
Mevki: Stoper
Yan Mevki: Önlibero
Boy: 1,87
Kilo: 85
Kullandığı Ayak: Sağ
Burak Yılmaz'ın ayrılığıyla siyah-beyazlılar hücumdaki en önemli oyuncusunu kaybetti. Bu ayrılığın ardından en az Burak kadar kaliteli bir santrafor arayışında olan Beşiktaş'ta Mario Balotelli de adaylar arasında. Balotelli'nin kalitesi tartışılmaz. Ancak bu transfer büyük risk taşıyor. Çünkü Balotelli ciddi anlamda psikolojik problemleri olan bir oyuncu. Önemli maçlar öncesinde eğlence mekanlarında saatlerce eğlenmesi, İnter'de oynarken Milan formasıyla röportaj vermesi, evinin banyosunda havai fişek patlatması ve daha bunun gibi birçok örnek var.
Jose Mourinho İnter'i çalıştırdığı dönemlerde genç Mario Balotelli ile yaşadığı bir olayı anlatıyor: "Şampiyonlar Ligi maçı için Kazan'a gitmiştik. Golcülerimin hepsi sakattı. Milito yoktu, Eto'o yoktu ve başım dertteydi. Sadece genç Mario Balotelli vardı. Maçın 44. dakikasında sarı kart gördü ve ilk devre sona erdi. Devre arası 15 dakikanın tamamını Balotelli'ye ikinci sarı kartı görmemesi adına konuşmakla geçirdim. Sadece Mario ile konuştum. Mario seni değiştiremem, yedekte forvetim yok. Ne olur kart görme. Birisi seni provake ederse, reaksiyon gösterme. Hakem hata yaparsa tepkisiz kal. Kimseye dokunma. İkinci yarı başladı. Dakika 46 ve Mario kırmızı kart!"
Mourinho Balotelli'yi yetenekli ancak yönetmesi çok zor bir oyuncu olarak tanımlıyor ve ekliyor. "Ben başaramadım."
Sergen Yalçın'ın da Balotelli transferini istediği ve "Ben onu adam ederim." dediği yazılıp çizilirken hocanın Ozan'ı kazandığı gibi Balotelli'yi de kazanabileceği yorumları yapılıyor. Ancak Ozan'ın durumu farklıydı. Ozan yeterince kendine bakmayıp antrenmanlarda iyi çalışmadığı için fiziksel anlamda gerilemiş ve futbolu dibe vurmuştu. Balotelli ise saha içinden ziyade saha dışında problemleri olan bir oyuncu. Beşiktaş'a gelip çift haneli gol sayılarına ulaşabilir. Nitekim bunu daha önce Nice formasıyla Fransa Ligue 1'de yaptı da. Nice takımındaki ilk iki sezonunda toplamda 51 maça çıkan Mario, 33 gol kaydetmişti. Ancak üçüncü sezonunda sadece 10 maçta forma giyerken gol atma başarısı gösterememiş, teknik direktör Patrick Vieira ile de arası açıldığı söylenen Balotelli'yle Ocak ayında yollar ayrılmıştı. Nice başkanı Jean-Pierre Rivere "Bize yaşattığı harika iki yılı unutmadım ancak bizde kalması mümkün değil." sözleriyle İtalyan santrafora veda ediyordu. Ara transfer döneminde yarım sezonluğuna anlaştığı Marsilya ile Fransa'da futbol yaşamını sürdürmeye devam ederken bu forma altında 15 maça çıkıp 8 gol kaydetti. Ancak futbol anlamında iyi geçen yarım sezona rağmen Marsilya da sezon sonunda Mario'ya veda ediyordu. Geçtiğimiz sezon ülkesine geri dönen Balotelli, Brescia takımıyla anlaşmış ve 19 maçta forma giyerken yalnızca 5 gol kaydetmişti. Brescia sezonu 19. sırada tamamlayarak Serie A'ya veda etti. Brescia'da sezonun başlarında antrenmanda takım arkadaşları ve teknik direktör Fabio Grosso ile kavga eden Mario, Grosso tarafından antrenmandan kovulmuştu. Pandemi sonrası antrenmanlara çıkmayan İtalyan oyuncu, liglerin tekrar başlamasının ardından oynanan 12 maçta da hiç süre alamadı. Başkan Massimo Cellino ile de sorunlar yaşayan Balotelli, Brescia'dan da böylelikle ayrılmış oldu.
Kulüplerimiz ekonomik anlamda bu kadar zor durumdayken, kur farkı almış başını gidiyorken artık etikete göre futbolcu alınmaması gerekiyor. Bonservisi elinde oyuncu transfer etmek istiyorsun, bonservise para ödemedim diye sevinip bu kez tonla imza parası ödüyorsun. Bana göre Balotelli gibi bir oyuncu için bu riski almaya değmez. Ancak illa risk alınacaksa da uzun süreli kontrat yapmaktan uzak durulmalı. Maaşına da Brescia'da kazandığı yıllık 1,5 milyon Euro ücretten fazlası verilmemeli. Atiba gibi kulübün simgesi olmuş ve ilerleyen yaşına rağmen sahada takımı için savaşan bir oyuncudan her yıl maaşından fedakarlık yapması istenirken soru işaretleriyle birlikte gelen sözde yıldızlara paralar saçmak bana çok mantıklı gelmiyor.
Fenerbahçe bir günde 4 transfer birden açıklayarak transfer sezonuna hızlı bir giriş yaptı. Sarı-lacivertli takım son yıllarda olduğu gibi bu yıl da transfer piyasasında aktif olacağının sinyallerini vermiş oldu. Özellikle Ali Koç başkanlığından itibaren iki sezona da farklı teknik direktörler ve yapılan çok sayıda transferler ile başlayan Fenerbahçe için bu sezon da benzer senaryoya tanık olacağız. Fakat bu kez ince bir fark var. Damien Comolli farkı. Başarısız geçen iki sezonda transfer yetkisi Comolli'deydi. Comolli'nin yapmış olduğu transferler sınıfta kaldı. Bu kez yapılacak transferlerde yetkili isim Emre Belözoğlu. Emre bu pozisyon için en doğru kişi midir belki tartışılır. Ancak senelerdir bu ligde top koşturan Emre'nin, ligin dinamiklerini ve yerli futbolcu profillerini Comolli'den daha yakından tanıdığı kesin. Zaten şu ana kadarki transferler de bunu doğruluyor.
Ali Koç'un göreve geldiğinden bu yana yaşanan başarısızlıkların en önemli sebebini ben taraftardan ve yakın çevresinden çok fazla etkilenmesine bağlıyorum. Aziz Yıldırım'ın taraftarın isteklerine ve beklentilerine tamamen kulaklarını tıkayıp benim bildiğim en doğru mantığıyla yönetimi ne kadar yanlışsa, Ali Koç'un da tam tersine taraftarın isteği doğrultusunda takımı şekillendirip geleceğe yön vermesi de o kadar yanlıştı. Ali Koç göreve ilk geldiği zaman bana göre en azından bir sezon daha takımı Aykut Kocaman'a emanet etmek istiyordu. Hatta Kocaman'ın takımla ilgili hazırlayıp Comolli'ye sunduğu rapordan Comolli'nin çok etkilendiği ve Kocaman'la yola devam edilebileceği şeklinde haberler yazılıp çiziliyordu. Aslında o sezon Fenerbahçe ligin en çok gol atıp en uzun galibiyet serisi yakalayan takımı olmuş, ligi şampiyon Galatasaray'ın 3 puan gerisinde ikinci sırada tamamlamıştı. Belki de Galatasaray sezon ortası Fatih Terim'le anlaşmasa, mutlu sona ulaşan takım Fenerbahçe olacaktı. Ancak taraftar şampiyonluk istiyor ve Aykut Kocaman'ı başarısız buluyordu. Açıkçası ben Ali Koç'un tamamen taraftar baskısı sebebiyle Kocaman ile yolları ayırıp takımı Cocu'ya emanet ettiğini düşünüyorum. Sonrası malum.. Yeni bir yönetim, yeni sportif direktör, yeni hoca ve yeni transferler ile radikal değişikliklere giden Fenerbahçe büyük bir kumar oynayarak sezona başladı ancak büyük umutlarla başlayan sezon hayal kırıklıklarıyla devam ediyordu. Cocu ile yollar ayrılmış ve Fenerbahçe sezonun devre arasına küme düşme hattında girmişti. Ali Koç yine taraftarın yoğun ısrarı üzerine sezon ortasında kendi istemese de Ersun Yanal'ı takımın başına getirdi. Yanal ile sezonu orta sıralarda tamamlayan sarı-lacivertlilerin yeni sezonda da hocadan beklentisi büyüktü ancak sezon iyi başlasa da zamanla düşüşe geçen takım son şampiyonluğun yaşandığı 2014 ruhunu yine yakalayamadı.
2013-2014 sezonundan bu yana her sezona farklı bir teknik adamla giren Fenerbahçe, geleneği bozmayarak yeni sezonda da takımı farklı bir isim olan Erol Bulut'a emanet ediyor. Aylar öncesinde Hırvat teknik adam Nenad Bjelica ile görüşüldüğü ancak şartlarda anlaşılamadığı şeklinde haberler basına yansımıştı. Eğer Bjelica ile anlaşılsaydı, Fenerbahçe Cocu'da olduğu gibi büyük bir kumar oynamış olacaktı. Çünkü Süper Lig'de en son şampiyon olan yabancı hoca 2006-2007'de Zico'ydu. Fenerbahçe'nin 6 yıldır şampiyonluktan uzak olmasını göz önünde bulundurursak artık kulübün kaderinin Rus ruleti oynanarak değil daha sağlam adımlarla şekillendirmesi gerekiyor. Bence Erol hoca mevcut şartlarda bu iş için en doğru isim. Yeni Malatya ve Alanyaspor'da az zamanda önemli işlere imza atarak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Daha önce sarı-lacivertli formayı giymiş ve kupalar kazanmış. Doğru yönetim anlayışı ve istikrar altında teknik direktör olarak döndüğü kulübünde tekrar şampiyonluklar yaşayabilecek potansiyele sahip. Ancak başkan Ali Koç'un başarıda ve başarısızlıkta Erol Bulut'a daima sahip çıkması gerekiyor. Önümüzdeki sezon şampiyonluk gelmezse bile en azından bir sezon daha hoca ile yola devam edilmeli. Çünkü geriye dönüp baktığımızda Fenerbahçe'nin teknik adam ve kadro konusunda istikrardan çok uzak olduğunu görüyoruz. Oysaki başarıya giden yol istikrarlı olmaktan geçiyor.
Yeni transferlere gelecek olursak, Fenerbahçe'de 2013/14 sezonunda gelen şampiyonluğun gizli kahramanları bekler Gökhan Gönül ve Caner Erkin idi. Bu ikilinin gidişiyle beraber sarı-lacivertlilerin kanatları kırıldı tabiri caizse. Zaten Gökhan ve Caner gittikleri Beşiktaş'ta da şampiyon oldular. Şimdiyse yıllar sonra bu ikili yuvalarına dönüyor. Takıma uyumları kolay olacaktır bu bir avantaj. Tek dezavantaj, takıma daha yaşlı dönüyorlar. Özellikle Gökhan. Gökhan takım için her şeyini verecektir bundan hiç şüphe yok. Ancak yine de sağ beke bir alternatif düşünülebilir. Novak ise Trabzonspor'a bu sene özellikle hücumda harika katkı yaptı. Son yıllarda gördüğüm en iyi yabancı bek performansıydı. Caner ve Novak'ın hücuma yapacağı katkıları hesaba katarsak Fenerbahçe'nin sol kanadının iyi işleyeceğini düşünebiliriz.
Mert Hakan Yandaş transferi orta sahaya dinamizm katacaktır. Uzaktan etkili şutları olan bir isim. Skorer orta saha oyuncusu her zaman için takım adına avantajdır. Mert Hakan'da Sivasspor'da olduğu gibi beklenmeyen anlarda sahneye çıkarak taraftarın sevgisini fazlasıyla kazanabilir. Bu transferdeki tek soru işaretiyse Mert Hakan'ın bu performansı bir sezonda göstermiş olması ve bunu Sivasspor forması altında gerçekleştirmesi. Sarı-lacivetli formayla büyük takım baskısını kaldırabilecek mi ve geçtiğimiz sezonda gösterdiği performansı önümüzdeki sezonlara da yayabilecek mi, bunları zaman gösterecek.
Şu ana kadar yapılan transferler, oyuncuların kalitesi ve bonservis bedeli ödenmemesi göz önünde bulundurulduğunda başarılı. Ancak geçtiğimiz sezonlarda yaşanılan stoper sıkıntısı sebebiyle stopere en az iki kaliteli transfer yapılmalı. Geçen sezon stoper eksikliğinden dolayı birçok maçta stoper pozisyonunda oynamak zorunda kalan Jailson, yaptığı hatalar ve yaptırdığı penaltılar sebebiyle birçok kez puan kaybı yaşanmasına sebebiyet vermiş ve yaşanan puan kayıpları sonucu sarı-lacivertliler zirve yarışından uzaklaşmıştı.
Mevlüt Erdinç'in beklentileri karşılayamadığı düşünülürse Muriqi'in ayrılması durumuna göre bir veya iki santrafor transfer edilebilir. Sağ kanatta Dirar ile yolların ayrılacağı görüşündeyim. Deniz Türüç'ün de Kayserispor'daki performansından uzak olması sebebiyle sağ kanata da yeni bir transfer gelebilir.
0 yorum: