Başakşehir Türk Futbolunun Özeti Gibiydi


Avrupa kupalarındaki tek temsilcimiz Başakşehir, Kopenhag karşısında aldığı ağır mağlubiyetle UEFA Avrupa Ligi'nde çeyrek final oynama şansını kaybetti. Halbuki spor medyamız 1-0 biten ilk maçın ardından tura çantada keklik gözüyle bakıyorlardı ve sanki Başakşehir çeyrek finale yükselmiş, İngiliz devi Manchester United'ın rakibi olmuştu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Danimarka temsilcisi karşısında rövanşta alınan 3-0'lık mağlubiyet, aslında Türk futbolunun geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne seriyordu. Türkiye Ligi şampiyonu Danimarka Ligi ikincisine karşı adeta ezilmişti.

Bugün sosyal medyada Vole hesabının paylaştığı bu görsele denk geldim. Süper Lig şampiyonu Başakşehir'in kazanmış olduğu gelir, Avrupa'nın önde gelen liglerinde şampiyonların kazandığı gelirlerle kıyas ediliyordu. Bu tarz kıyaslamaları yanlış buluyorum. Kabullenmemiz gereken bir gerçek var ki, ekonomik olarak makas bu kadar açılmışken bizim futbolda kendimizi kıyaslamamız gereken ülkeler İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa değil. Hatta Hollanda ve Portekiz'i bile bu listeye ekleyebiliriz. Ekonomik olarak takımlarımızın eli kolu bağlıyken Avupa'da başarılı olmak için geriye iki şart kalıyor: oyuncu üretimi ve kadro istikrarı.

Maça dönecek olursak ev sahibi Kopenhag ilk on birinin yaş ortalaması 26,3 iken Okan Buruk'un sahaya sürdüğü ilk on birin yaş ortalaması 32 idi. Başakşehir'de İrfan Can ve Crivelli dışında 30 yaşın altında oyuncu yoktu. Doksan dakika sona erdiğinde Kopenhag'ın genç ve dinamik ayakları Başakşehir'in tecrübeli ancak ağır isimlerine karşı üstünlük kurmuştu. Ligimizin en az gol yiyen takımı, 1-0 gibi önemli avantajla sahaya çıkarken bu avantajı henüz 4. dakikada kaybetti. Doksan dakika sonunda tabelaya yansıyan skorsa aslında Türk futbolunun geldiği noktayı özetliyordu.

Ülke futbolumuzun hem performans hem de ekonomik anlamda dibe vurmasını en başta yanlış transfer politikalarına bağlamak lazım. Transfer yanlışlarının başında da yıldız oyuncuların geçmişine yapılan yatırımlar geliyor. Demba Ba'larla, Clichy'lerle, Robinho'larla belki Süper Lig'de başarılı olabilirsiniz ancak bu kadar yaşlı ve kariyerlerinin parlak dönemlerini geride bırakmış oyuncu gruplarıyla Avrupa'da başarılı olmanız mümkün değil. Mesela Skrtel... Geçtiğimiz sezon sonunda Fenerbahçe ile yollarını ayıran Slovak futbolcu çizmenin yolunu tutmuş ve sezonun flaş takımlarından Atalanta ile 1 yıllık sözleşme imzalamıştı. Yalnızca 20 gün sonra henüz Atalanta formasıyla maça bile çıkamadan sözleşmesi feshedildi. Fesih gerekçesi olarak Skrtel'in "fiziksel yetersizliği" gösterildi. Sonrası malum, kürkçü dükkanına geri dönen Skrtel bu kez başka bir İstanbul takımı olan Başakşehir'e imzayı atıyordu.
Kopenhag'da ise bir hafta kadar önce sözleşmesi sona eren eski Trabzonsporlu forvet Dame N'doye kulübün yeni sözleşme teklifini reddetmiş ve 35 yaşındaki futbolcu ile yollar ayrılmıştı. N'doye'un ayrılışının ardından ilk on birde şans bulan 21 yaşındaki genç forvet Jonas Wind harika performans göstererek 2 gol kaydetti.

Modern futbolda başarının yolu artık teknikten ve yavaş oyundan daha ziyade yüksek tempodan geçiyor. Takımlar hücumu ve savunmayı takım halinde yapabildikleri ölçüde başarılı oluyorlar. Hız, çabukluk, güç ve dayanıklılık gibi fiziksel özellikleri yüksek oyunculardan kurulu takımların daha başarılı olduklarını görüyoruz. Bu özellikleri yukarı çekmek içinse takımların yaş ortalamalarını aşağılara indirmek gerekiyor. Başarısızlığın diğer bir nedeniyse, ülkemizde fiziksel antrenmanlara teknik ve taktiksel antrenmanlar kadar önem verilmiyor. Bunun yansımalarını Avrupa için ön eleme oynayan takımlarımızın yaşadıkları hezimetlere bakarak görebiliyoruz. Altyapılarda gelecek vadeden oyuncular fiziksel anlamda kendilerini geliştiremedikleri için as takımda süre alamıyorlar ve birçok yıldız adayı parlamadan sönüyor.

Süper Lig'de yabancı sınırlamasına ben de karşıyım. Daha önce defalarca denenmiş ve sonuç alınamamışken tekrar diretmenin anlamı yok. Maaşını ödediğin futbolcuyu oynatamamak kadar saçma bir durum olamaz. Ancak şu da bir gerçek ülkemizdeki birçok kulübün yabancı transferleri tam anlamıyla fiyasko. Mesela Galatasaray'ın Babel ve Falcao transferleri. Bunun gibi örnekler hemen her takımda mevcut maalesef. Gerçek şu ki, Katar ve Arabistan'dan önceki son durağız. İlla bir sınırlandırma gelecekse yabancı oyuncu transferlerinde, yaş ve maaş sınırlaması gelebilir. Örneğin istediğin kadar yabancı al ama 30 yaş üzeri yalnızca 1 tane alabilirsin. Maaşı da takım ortalamasından maksimum %20'daha fazla olabilir, gibi.
Yerli konusuna gelince... TFF 1. Lig, yerli ve yetenekli genç oyuncu hazinesi gibi. Orada oynayan yerli oyuncularımız hiç Süper Lig dahi görmeden Fransa'nın, Almanya'nın, İtalya'nın ve hatta Avusturya'nın yolunu tutuyor. Takımlarımız gurbetçi peşinde koşadursun. Daha önümüzü göremiyoruz. Mustafa Kapı misal. Galatasaray formasıyla tek bir resmi maçta izleyemediğimiz genç oyuncuyu Lille transfer etti. Sen elindeki kıymetli madeni işleyemezsen, birileri onu alır parlatır elbet. Dortmund gibi bir takım 17 yaşında ilk on bir oynatmaya başladığı Jadon Sancho'yu parlatıp rekor bedellerle satmak üzereyken biz halen 20 yaşına gelmiş oyuncu için "Aman dur hele biraz pişsin o zaman oynar." gibi cümleler kuraduralım.
Uzun lafın kısası Türk futbolu için artık deniz bitti. Umarım ben yanılırım ancak önümüzdeki sezon Avrupa'da mücadele edecek Türk takımlarının tepeden bakacağı, güle oynaya yeneriz diyebileceği hiçbir takım kalmadı. Bir tek Trabzonspor adına gelecek için ümitliyim. Başakşehir Şampiyonlar Ligi'nde geçtiğimiz 2 sezondaki Galatasaray'ın durumuna düşerse hiç şaşırmam.
Kulüplerimizin öncelikli olarak yaşlı ve maaşı yüksek oyuncularıyla bir an önce yolları ayırıp gerek yerli gerekse yabancı oyuncu transferlerinde genç ve gelecek vadeden oyunculara yönelerek yaş ortalamalarını aşağıya çekmeleri gerekiyor. Yaş ortalaması yüksek takımların Avrupa'da başarılı olma şansları yok denecek kadar az. Tabi başarı için zaman ve sabır da gerekiyor. Takımı gençleştirirken kadro ve teknik adam istikrarını korumak da önemli faktörler. Özellikle Fenerbahçe'nin yakın geçmişte yaptığı hatalar gibi her sezon sil baştan kadro kurup farklı hocayla sezona başlamak başarı getirmeyeceği gibi takımları ekonomik anlamda büyük sıkıntılara sokacaktır.

0 yorum: